e
sv

Hilal Alper: “Küllerimden Doğdum, Rotam Hep Umut Oldu”

16 Okunma — 03 Aralık 2025 10:48
avatar

admin

  • e0

    Mutlu

  • e0

    Eğlenmiş

  • e0

    Şaşırmış

  • e0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Finans ve ekonominin inceliklerini, liderlik deneyimleriyle harmanlayan Şeker Faktoring Yönetim Kurulu Üyesi Hilal Alper,  özel röportajında iş dünyasında kalıcı başarı için kritik stratejilerini, kadın girişimcilerin gücünü ve yelken sporundan ilham alan liderlik vizyonunu paylaşıyor.

Mücadele dolu hayat hikâyesi ve güçlü vizyonuyla Alper, “Her engel yeni bir başlangıçtır” diyerek genç kadınlara ilham vermeye devam ediyor. Keyifli geçen röportajımız sizlerle, iyi okumalar dileriz.

Kariyeriniz boyunca finans ve ekonomi alanında edindiğiniz birikim, bugün size nasıl bir vizyon kazandırdı? Özellikle iş dünyasında sürdürülebilir büyüme için ekonomist gözüyle hangi stratejik planlamaları olmazsa olmaz görüyorsunuz?

Finans ve ekonomi, bana her şeyden önce uzun vadeli bakabilmeyi, değişken koşullar içinde dengeyi korumayı öğretti. Bugün geldiğim noktada vizyonumun merkezinde sürdürülebilirlik, istikrar ve insan odaklı büyüme var. Şirketlerin sadece finansal kârlılığı değil, topluma ve çevreye katkısını da stratejik planlamanın bir parçası haline getirmeleri gerektiğine inanıyorum. Ekonomist gözüyle baktığımda, sürdürülebilir büyümenin üç temel ayağı var: doğru veriyle karar almak, riskleri erken analiz edebilmek ve insan sermayesini güçlendirmek. Bu üç unsuru bir arada yürütebilen kurumlar, uzun vadede kalıcı başarı elde ediyor.

Uzun yıllar üst düzey yönetimlerde görev almış biri olarak, şirketlerin yönetim süreçlerinde sizce başarıyı belirleyen en kritik faktör nedir? Ekonomik bakış açınız bu yönetim tarzınıza nasıl yansıdı?

Başarının temeli güven ve tutarlılıktır. Yönetim süreçlerinde her zaman şeffaf iletişim ve katılımcı liderlik anlayışını benimsedim. Ekonomik bakış açım ise karar alma süreçlerinde rasyonel bir temel oluşturdu; duygularla değil, verilerle hareket etmek bana hem kriz dönemlerinde soğukkanlı kalmayı hem de fırsatları erken fark etmeyi sağladı. Bununla birlikte, bir yöneticinin sadece finansal sonuçlara değil, ekibinin motivasyonuna ve gelişimine de yatırım yapması gerektiğine inanıyorum.

 

Kadınların iş dünyasındaki varlığı her geçen gün güçleniyor. Sizce kadınların ekonomiye ve girişimcilik ekosistemine kattığı en önemli değer nedir? Özellikle genç girişimci kadınlara hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Kadınlar ekonomiye sezgi, dayanıklılık ve çok boyutlu düşünme gücü katıyor. Girişimcilik ekosisteminde kadınların fark yaratmasının nedeni, aynı anda hem analitik hem de duygusal zekâyı yönetebilme becerileridir. Ben iş yaşamında IQ kadar EQ’nun da çok önemli olduğuna inanıyorum; çünkü bilgi kadar empati, analiz kadar duygusal farkındalık da başarıya götürüyor. IQ ve EQ birlikte olduğunda sürdürülebilir bir liderlik ortaya çıkıyor.

Benim hayatım, her başarısızlıkta ve umutsuzlukta olumsuzluklara inat yeniden başlayan, yeniden deneyen, mücadele eden bir kadının hikayesi. Her şeyin bittiğini sandığınız bir noktada bile yeniden bir hayat inşa edebilmenin mümkün olduğunu gösteren, küllerinden doğan bir yolculuk.

Genç kadınlara tavsiyem: kendi potansiyelinize inanmayı hiçbir zaman bırakmayın. Yol bazen zorlu olabilir ama her engel, bir son değil yeni bir başlangıçtır. Cesur olun, öğrenmeye açık olun ve başarının “erkek işi” olmadığını hatırlatın.

Yelken sporu disiplin, strateji ve sabır gerektiriyor. Sizce yelkenin ruhu, iş hayatına nasıl bir perspektif kazandırıyor? Liderlik ve ekip çalışması açısından hangi benzerlikleri gözlemlediniz?

Yelken bana rüzgârla değil, rüzgâra rağmen ilerlemeyi öğretti. Tıpkı iş hayatı gibi; bazen şartlar size karşı eser ama doğru stratejiyle o rüzgârı avantaja çevirebilirsiniz. Yelken sporunda ekip çalışması çok önemlidir; tek bir yanlış hamle tüm dengeyi bozar. Bu da bana yönetim süreçlerinde koordinasyonun ve karşılıklı güvenin ne kadar hayati olduğunu gösterdi.

Risk hayatımızın her alanında her dakikasında olan bir durum zaten. Doğanın kurallarını anlamadığımız, doğayla dengeye gelmediğimiz her durum ve koşulda başarısızlık vardır. Yelken sporu tam bir doğayla dengeye gelme halidir. Ayrıca yelken, sabrın, zamanlamanın, doğaya saygının ve deniz enginliğinde gönül enginliğine sahip olabilmenin de bir simgesidir.

Yelken sporu çok iyi bir ekip çalışması ve uyumu gerektiriyor.

Kariyer yolculuğunuzda sizi en çok motive eden unsurlar neler oldu? Bugünden geriye baktığınızda, kendi hikâyenizde “dönüm noktası” diyebileceğiniz bir an var mı?

Benim hikâyem 16 yaşında başladı. Tekstilde işçilik, ardından havalimanında kasiyerlik… Sonra üniversite ve çok genç yaşta yapılan bir evlilik… Üniversiteyi bitirdikten sonra Amerika’ya gittim. Orada çocuk bakıcılığı işi ararken Illinois Üniversitesi’nden kabul aldım ve bir yıl boyunca öğrenci danışmanlığı yaptım. Bu deneyim, bana hem farklı bir kültürde ayakta kalmayı hem de kendi potansiyelime güvenmeyi öğretti. Türkiye’ye döndüğümde ise hayatımın en zorlu dönemlerinden biri başladı. Şiddet gördüğüm evliliği sonlandırma kararı aldım, o sırada beş parasız ve işsizdim. Ama o noktada ayağa kalkıp hayatımı değiştirebileceğime inandım; yaşadığım olumsuz koşulları cesaret ve mücadeleyle, daha çok çalışarak aşabileceğime inandım.

Biliyordum; kendimi geliştirmeye, inancımı korumaya ve mücadele etmeye devam ettiğim sürece her karanlığın sonunda bir çıkış yolu olacaktı. Sıfırdan başladım, bankacılık uzman yardımcılığı sınavını kazandım, şubelerde görev yaptım, uzmanlıktan müdürlüğe uzanan bir kariyer inşa ettim. Bazen bir kitap, bazen bir söz, bazen de başka birinin hikâyesi insana ilham ve umut olur; yeniden doğmaya, gücü toplamaya vesile olur. Benim için de öyleydi. O süreçteki en büyük motivasyonum, yeniden doğabilmenin mümkün olduğunu kendime ve diğer kadınlara göstermekti. Bugün dönüp baktığımda, yaşadığım her kırılma noktası bana dayanıklılığın, inancın ve azmin gerçek anlamını öğretti.

 

Ekonomist kimliğinizle geleceğe baktığınızda, ülkemiz iş dünyasında hangi alanlarda daha güçlü bir vizyon geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz? Sizin bireysel hedefleriniz ve bu hedeflerin arkasındaki temel motivasyonlar neler?

Türkiye’nin geleceği dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve finansal okuryazarlığın güçlenmesinde yatıyor. Şirketlerin yalnızca kısa vadeli kârlılığa değil, uzun vadeli sürdürülebilirliğe odaklanması gerekiyor. Benim bireysel hedefim; finans sektöründe etik, şeffaf ve kapsayıcı bir dönüşüme katkı sunmak. Aynı zamanda kadınların finansal dünyada daha fazla yer alması için örnek olmak istiyorum. Motivasyonum ise her zaman aynı: bir kadının isterse her şeyi başarabileceğini göstermek.

Liderlik ve yöneticilik deneyiminizden yola çıkarak, kurumlarda başarıyı sürdürmenin temelinde sizce ne yatıyor?

Hayat yolculuğumuzda bakış açılarımızı ne kadar zenginleştirebilirsek, o kadar derin ve anlamlı bir yaşam sürebiliriz. Yöneticilikte bazen koltuklardan kalkıp, EQ’nun rehberliğinde farklı bakış açılarıyla bakabilmek, kurumları daha üretken ve başarılı kılar. Her yönetici unutmamalıdır ki, koltuklar geçicidir; asıl olan, yönettiğiniz ekiplerin hayatlarında ve çalıştığınız kurumlarda iz bırakabilmek, değişimler yaratabilmektir. Gerçek liderlik, koltuktan kalkabilmeyi güç kaybı değil olgunluk olarak görebilmektir. Asıl başarı; koltuklardan kolaylıkla vazgeçebilmek, insanların hayatlarında onları daha ileriye taşıyabilecek değişimler yaratabilmektir.

etiketlerETİKETLER
Üzgünüm, bu içerik için hiç etiket bulunmuyor.

Sıradaki içerik:

Hilal Alper: “Küllerimden Doğdum, Rotam Hep Umut Oldu”

chicago-heating-repair.com bonus verabetgiris.co verabettgiris.com